CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI

Cinsellik hayatın önemli bir parçasıdır. Sağlıklı bir cinsel yaşam hem ruh sağlığı hem de bedensel sağlık için önemlidir. Cinsel döngünün aşamaları vardır. Bu aşamaların bir veya daha fazlasında oluşan bozukluklar cinsel işlev bozukluğuna neden olmaktadır. Genelde pek çok farklı etken değişik oranlarda cinsel işlev sorununu yaratabilmektedir. En önemli nedenler arasında fizyolojik nedenler, ruhsal nedenler, performans korkusu, kişilik çatışmaları, bilgisizlik ve cinsellik ile ilgili iletişim kuramama gibi etkenler sıralanabilir. Cinsel işlev bozukluklarında yaygın olarak kullanılan yöntem psikoterapidir. Mutlu ve doyuma ulaşan bir ilişki için bu bozuklukların mutlaka tedavi edilmesi gerekir.

Vajinismus (İlişkiye Girememe)
Vajinismus , kadınlarda penetrasyona (birleşmeye) engel olacak şekilde vajinanın dış bölümündeki kaslarda tekrarlayıcı ya da sürekli, istem dışı kasılmanın meydana geldiği bozukluktur. Bu bozuklukta partnerlerden kadın olanı birleşme sırasında yoğun güçlük çeker ve/veya şiddetlli ağrı duyar. Bununla beraber ağrı duymayla ilgili olarak yoğun bir korku yaşayabilir. Bu bozukluk kişinin cinsel olarak aktif olduğu zamandan beri var olabilir ya da sonradan gelişebilir. Ülkemizde kadınlarda yaygın olarak görülür.

İlk cinsel birleşmenin ağrılı olarak gerçekleştiği, kızlık zarının yırtılmasının ardından çok fazla kanamanın olduğu, cinsellikle ilgili yanlış inanışların ve bilgi yetersizliğinin olduğu durumlarda bu bozukluk meydana gelebilir. Diğer cinsel işlev bozuklukları gibi vajinismus da cinsel terapi ile tedavi edilebilir bir bozukluktur.


Erken Boşalma
Eşli cinsel etkinlik sırasında ve/veya mastürbasyon esnasında erkeğin isteği olmaksızın bir iki dakika içinde boşalması durumudur. Bu tanının koyulabilmesi için bu durumun en az, yaklaşık altı süreyle görülmesi ve neredeyse her cinsel etkinlikte meydana gelmesi gerekir. Pek çok nedeni olabilmekle beraber kişi şayet kullanıyorsa kullandığı ilaçların da klinisyen tarafından göz önünde bulundurulması gerekir.

Geç Boşalma Ya da Hiç Boşalmama Bozukluğu
En az altı ay boyunca süren eşli ya da eşsiz cinsel etkinlik sırasında uyarılma gerçekleştikten sonra, kişi bir gecikme olmasını istemiyorken yaşanan geç boşalma durumudur. Boşalmada belirgin bir gecikme vardır ya da boşalma hiç gerçekleşmiyordur. Bazı durumlarda mastürbasyon esnasında boşalma gerçekleşir fakat eşli durumlarda boşalma gerçekleşmez. Bozukluk tanısı koyulabilmesi için kişinin bu belirtileri en az, yaklaşık altı ay süreyle yaşıyor olması gerekir. Bu bozukluk bazı vakalarda cinsel açıdan etkin olduğundan beri vardır bazı vakalarda ise sonradan gelişmiştir.

Serleşme (Ereksiyon) Bozukluğu
Eşli veya eşsiz cinsel etkinliklerde yeterli ereksiyonu tekrarlayıcı ya da kalıcı biçimde sağlayamama ya da sürdürememe durumu olarak tanımlanmaktadır. En yaygın cinsel işlev bozukluğudur. Toplumda yaygın olarak rastlanmaktadır. Kişi cinsel etkinlik sırasında sertleşme (ereksiyon) sağlamada belirgin güçlük çekebilir. Kişi cinsel etkinliği bitirene dek sertleşmeyi (ereksiyonu) sürdürmede belirgin bir güçlük çekebilir veya sertlik düzeyinde belirgin bir azalma yaşayabilir. Bozukluk tanısı koyabilmek için kişinin en az, yaklaşık altı ay süreyle bu belirtilerden bir veya birden fazlasını yaşamış olması gerekir. Bu bozukluk bazı vakalarda cinsel açıdan etkin olduğundan beri vardır bazı vakalarda ise sonradan gelişmiştir.

Kadında Orgazm Bozukluğu
Kadında orgazm bozukluğu, herhangi bir cinsel etkinlik esnasında cinsel uyarılma gerçekleşmesine rağmen orgazmın sürekli olarak gecikmesi ya da yokluğu ve/veya orgazm duyularının çok düşük yoğunlukta olması olarak tanımlanmaktadır. Yaygın bir bozukluktur. Bozukluk tanısı koyulabilmesi için bu belirtilerin kişide en az, yaklaşık altı aydır görülüyor olması gerekir. Bu bozukluk bazı vakalarda cinsel açıdan etkin olduğundan beri vardır bazı vakalarda ise sonradan gelişmiştir. Bu bozukluğun toplumsal nedenleri de vardır ; tutucu ve cinselliğin konuşulamadığı toplumlarda yaşayan kadınlarda daha çok görülür. Bunun dışında diğer nedenleri arasında eşler arası uyum problemi, evlilik içi ciddi sorunlar ve geçimsizlik, cinsel travma, çeşitli jinekolojik ve sistemik hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve uyuşturucu madde kullanımı da vardır.

Kadında Cinsel İlgi / Uyarılma Bozukluğu
Kadında cinsel ilgi/uyarılma bozukluğu cinsel ilgi veya uyarılmanın yokluğu ya da belirgin olarak az olması olarak tanımlanır. Belirtileri ; cinsel etkinliğe karşı ilgisizlik ya da çok az ilgi gösterme, cinsel içerikli düşlemlerin olmaması, cinsel ilişkiyi başlatma girişiminde bulunmama veya partnerinin başlatma girişimlerine karşılık vermeme, cinsel etkinlik sırasında; cinsel coşku/hoşlanma olmaması ya da çok az olması, cinsel karşılaşmalarda cinsel organlarda ya da cinsel organların dışında bir duyum olmaması ya da çok az olmasıdır. Bu bozukluk bazı vakalarda yaşam boyu vardır bazı vakalarda ise edinsel olarak sonradan gelişmiştir. Bozukluk tanısı koyabilmek için kişinin en az, yaklaşık olarak altı ay gibi bir süre içerisinde bu belirtilerden en az üçünü yaşamış olması gerekmektedir.

Erkekte Düşük Cinsel İstek Bozukluğu
Kişide en az, yaklaşık altı ay süreye devam eden ve klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya yol açan cinsel etkinlik için isteğin sürekli ya da yineleyici olarak az olması durumudur. Bu kişilerde cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin de az olması durumu söz konusudur. Bu tanının koyulabilmesi için kişinin ağır bir ilişki bozukluğu, yoğun bir gerginlik yaşamaması gerekir. Kişi şayet kullanıyorsa ilaçlarının etkisi göz önünde bulundurulmalıdır çünkü bazı ilaçlar cinsel istek azlığına neden olabilmektedir.Kişide en az, yaklaşık altı ay süreye devam eden ve klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya yol açan cinsel etkinlik için isteğin sürekli ya da yineleyici olarak az olması durumudur. Bu kişilerde cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin de az olması durumu söz konusudur. Bu tanının koyulabilmesi için kişinin ağır bir ilişki bozukluğu, yoğun bir gerginlik yaşamaması gerekir. Kişi şayet kullanıyorsa ilaçlarının etkisi göz önünde bulundurulmalıdır çünkü bazı ilaçlar cinsel istek azlığına neden olabilmektedir.